30 Kasım: Dünya Bilgisayar Güvenliği Günü

Bilgisayarlar, iş ve günlük yaşamımızın vazgeçilmez bir parçası haline gelmiştir. Ancak, bu teknolojik bağımlılık, beraberinde çeşitli riskleri de getirmiştir. Siber tehditlerin hızla arttığı bir dünyada, güvenlik önlemi almak artık sadece bir tercih değil, bir zorunluluk haline gelmiştir. Bu bağlamda, 30 Kasım Dünya Bilgisayar Güvenliği Günü, bireylerin ve kurumların dijital güvenlik konusunda farkındalığını artırmayı ve gerekli önlemleri almayı teşvik etmeyi amaçlayan önemli bir gündür.

Bilgisayar Güvenliği Gününün Kökeni ve Amacı

Dünya Bilgisayar Güvenliği Günü ilk kez 1988 yılında kutlanmaya başlanmıştır. Bu tarih, bilgisayar sistemlerinin yaygınlaşmasıyla birlikte artan güvenlik risklerine dikkat çekmek amacıyla belirlenmiştir. Günün temel amacı, bireylerin ve kuruluşların dijital varlıklarını koruma konusunda bilinçlenmesini sağlamak ve bu konuda atılabilecek adımlar hakkında bilgi paylaşımı yapmaktır.

1988 yılı, tarihin ilk büyük çaplı siber saldırılarından birine de tanıklık etmiştir. Robert Tappan Morris tarafından yayılan Morris Worm, binlerce bilgisayara bulaşarak o dönemde büyük bir panik yaratmıştır. Bu olay, bilgisayar güvenliğinin önemini açıkça göstermiş ve gelecekte alınacak önlemlerin temelini oluşturmuştur.

Günümüzde ise Dünya Bilgisayar Güvenliği Günü, bireyler, eğitim kurumları, şirketler ve hükümetler için dijital güvenlik uygulamalarını gözden geçirme ve geliştirme fırsatı sunmaktadır. Bugün, bireylere cihazlarının güvenliğini sağlamak için harekete geçme çağrısı yaparken, şirketlerin de altyapılarını güçlendirmeleri için bir fırsat sunmaktadır.

Bilgisayar Güvenliği Neden Önemlidir?

Dijitalleşme, bireylerin ve kurumların hayatını kolaylaştırsa da, bu kolaylıkların bir bedeli vardır. Kişisel bilgilerin, finansal verilerin ve iş süreçlerinin online ortama taşınması, siber suçlular için yeni fırsatlar yaratmıştır. Siber saldırılar sadece bireylerin değil, aynı zamanda organizasyonların ve devletlerin de karşı karşıya kaldığı büyük bir tehdit haline gelmiştir.

Bireyler İçin Bilgisayar Güvenliği

Bir birey olarak, dijital varlıklarınızı ve kimliğinizi korumak sizin sorumluluğunuzdadır. Kimlik hırsızlığı, dolandırıcılık ve hesap ele geçirme gibi tehditler, bireylerin günlük yaşamlarını ciddi şekilde etkileyebilir. Özellikle sosyal medya ve e-posta hesaplarının ele geçirilmesi, hem kişisel güvenliği ihlal eder hem de maddi kayıplara neden olabilir. Bu tehditlere karşı güçlü şifre, iki faktörlü kimlik doğrulama ve düzenli yedekleme gibi basit önlemlerle daha hazırlıklı olunabilir.

Kurumlar İçin Bilgisayar Güvenliği

Şirketler için bilgisayar güvenliği, yalnızca verileri korumakla sınırlı değildir; aynı zamanda müşteri güvenini sürdürmenin temelidir. Örneğin, bir bankanın müşteri bilgilerinin çalınması durumunda ortaya çıkan itibar kaybı ve hukuki sonuçlar, maddi kayıplardan çok daha büyük zarar oluşturabilir. Ayrıca, şirketler siber saldırılar sonucu iş süreçlerinde kesintiler yaşayabilir, bu da ciddi ekonomik kayıplara yol açabilir.

Devletler ve Kamu Kurumları İçin Bilgisayar Güvenliği

Ulus devletler, siber saldırılara karşı en büyük hedeflerden biridir. Kritik altyapılar (enerji şebekeleri, su kaynakları, ulaşım sistemleri) saldırıya uğradığında, toplumsal hayat felç olabilir. Özellikle tedarik zinciri saldırıları ile siber casusluk tehditleri, ulusal güvenliği tehlikeye atabilir. Bu nedenle, ulusal düzeyde siber güvenlik politikaları oluşturmak ve bu politikaları sürekli güncel tutmak büyük önem taşır.

Güncel Siber Tehditler ve Saldırı Türleri

Dijital dünyada karşılaşılan tehditlerin sayısı ve çeşitliliği giderek artmaktadır. En sık rastlanan siber tehditlerden bazıları şunlardır:

Fidye Yazılımları (Ransomware): Fidye yazılımları, sistemlere sızarak kritik verileri şifreler ve şifreyi çözmek için fidye talep eder. Bu tür saldırılar, bireylerden büyük şirketlere kadar herkesi hedef alır ve genellikle ciddi finansal kayıplara yol açar. Verilerin şifrelenmesiyle birlikte, kullanıcılar ve kuruluşlar genellikle işlerini devam ettiremeyecek bir duruma gelir. 

      Bu durumda, saldırganlar genellikle fidye ödemesi yapılana kadar şifrelenen verileri çözmeyeceğini  bildirir. Ancak fidye ödemesi yapılsa bile verilerin tamamen kurtarılması her zaman mümkün olmayabilir. Son yıllarda fidye yazılımı saldırılarında daha karmaşık bir yaklaşım olan çift taraflı şantaj (double extortion) yöntemi popüler hale gelmiştir. Geleneksel fidye yazılımlarında saldırganlar yalnızca verileri şifreleyip çözmek için fidye talep ederken, çift taraflı şantaj yönteminde saldırganlar bir adım daha ileri giderek verileri hem şifreler hem de bu verileri çalar. Daha sonra bu çalınan veriler, hedef kuruluşa karşı bir tehdit unsuru olarak kullanılır. 

      Saldırganlar, fidye ödenmediği takdirde bu verileri halka açık bir şekilde sızdırmakla veya rakiplere satmakla tehdit eder. Bu durum, kuruluşlar üzerinde ek bir baskı oluşturur ve onları fidye ödemeye zorlar. Microsoft tarafından yayımlanan “Digital Defense” raporunda fidye yazılımı olaylarında 2.75 kat artış yaşandığı gözlemlenmiştir.

      Kimlik Avı (Phishing): Kimlik avı saldırıları, kullanıcıların bilgilerini çalmak için sahte e-postalar, web siteleri veya mesajlar kullanır. Özellikle banka bilgileri ve şifreler gibi hassas veriler bu yöntemle hedef alınır. Kullanıcılar sahte mesajlara karşı dikkatli olmalı ve bilinmeyen bağlantılara tıklamaktan kaçınmalıdır.

        Kimlik avı saldırıları, farklı yöntemler kullanılarak gerçekleştirilebilir. En yaygın yöntemlerden biri olan sahte e-postalar, meşru bir şirketten veya organizasyondan geliyormuş gibi tasarlanır. Bu e-postalarda, kullanıcıdan bir bağlantıya tıklaması veya bir ek dosyayı indirmesi istenir. Tıklanan bağlantı, genellikle sahte bir giriş sayfasına yönlendirilir ve kullanıcıların bilgilerini bu sayfa aracılığıyla saldırganlara iletmesi sağlanır. Örneğin, bir bankanın resmi web sitesine benzeyen sahte bir site, kullanıcıların giriş bilgilerini toplamak için kullanılabilir. Microsoft Entra verileri, parola tabanlı saldırılar kimlik avı saldırılarının %99’unu oluşturduğunu göstermektedir. Bu nedenle kullanıcılar MFA gibi doğrulama yöntemlerini kullanmalıdır. 

        Bir diğer yaygın yöntem ise sosyal medya platformları aracılığıyla yapılan kimlik avı saldırılarıdır. Saldırganlar, sahte sosyal medya hesapları veya mesajlar aracılığıyla kullanıcıları sahte bağlantılara yönlendirebilir. Ayrıca, popüler alışveriş platformları veya promosyon kampanyaları adı altında sahte teklifler sunarak kullanıcıların kredi kartı bilgilerini ele geçirebilirler.

        DDoS Saldırıları: Dağıtılmış Hizmet Reddi (DDoS) saldırıları, bir sistemin hizmet veremez hale gelmesi amacıyla aşırı trafik yüklemesi yapar. Bu saldırılar, genellikle ticari veya siyasi hedeflere yöneliktir ve sistemlerin geçici olarak çökmesine neden olabilir. 

          DDoS simülasyonları, yazılım geliştirme yaşam döngüsüne ve güvenlik operasyonlarının düzenli bir parçası olarak entegre edilmelidir. Bu sayede, uygulamaların ve iş yüklerinin doğru koruma seviyesine ve ölçeklenebilirliğe sahip olduğundan emin olunabilir.

          Microsoft tarafından yayınlanan rapor DDoS saldırılarının genel olarak artış gösterdiğini, özellikle uygulama katmanı (L4) saldırılarında belirgin bir yoğunlaşma olduğunu ortaya koymaktadır. Uygulama katmanı saldırıları daha gizli ve sofistike yapıları nedeniyle, ağ seviyesindeki saldırılara kıyasla önlem alınması daha zordur. Mart ayında zirve yapan saldırılar, büyük çaplı bir saldırı kampanyasına işaret ederken, saldırıların yıl boyunca giderek artarak devam ettiği görülmektedir. Bu durum, kuruluşların DDoS saldırılarına karşı daha gelişmiş ve sürekli güncel koruma mekanizmalarına ihtiyaç duyduğunu göstermektedir.

          Zararlı Yazılımlar (Malware): Zararlı yazılımlar, kullanıcıların sistemlerine zarar vermek, kontrol altına almak veya hassas bilgileri ele geçirmek amacıyla tasarlanmış kötü amaçlı yazılımlardır. Virüsler, trojanlar, casus yazılımlar ve solucanlar gibi çeşitli türleri bulunan bu yazılımlar, genellikle farkında olmadan indirilen dosyalar, sahte yazılım güncellemeleri veya güvenilmeyen web siteleri aracılığıyla yayılır. 

            Zararlı yazılımlar yalnızca bireysel kullanıcıları değil, aynı zamanda şirketleri ve kamu kurumlarını da ciddi şekilde etkiler. 

            Örneğin, solucanlar bir ağ üzerinden hızla yayılıp diğer cihazlara bulaşarak sistem performansını düşürebilir veya operasyonları kesintiye uğratabilir. Zararlı yazılımlara karşı etkili bir koruma sağlamak için güçlü antivirüs yazılımları kullanmak, yazılım ve işletim sistemlerini düzenli olarak güncellemek, güvenilir olmayan kaynaklardan dosya indirmekten kaçınmak gibi önlemler alınmalıdır. Bu temel adımlar, zararlı yazılımların neden olabileceği ciddi kayıpların önüne geçilmesine yardımcı olur.

            İçeriden Gelen Tehditler: Siber tehditler her zaman dış kaynaklardan gelmez; bazen tehdit, kurumun içinde bulunan çalışanlardan, ortaklardan veya iş ortaklarından kaynaklanabilir. İçeriden gelen tehditler, kasıt olmadan yapılan hatalardan ya da kötü niyetle  yapılan zararlı eylemlerden kaynaklanabilir. Kasıtsız tehditler arasında yanlışlıkla hassas bilgilerin sızdırılması, güvenli olmayan cihazların kullanılması veya yanlış yapılandırılmış sistemlerin ortaya çıkardığı güvenlik açıkları yer alır. Öte yandan, kötü niyetli içeriden gelen tehditler, genellikle çalışanların veya üçüncü tarafların verileri çalma, sistemlere zarar verme veya rekabet avantajı elde etmek amacıyla bilgileri dışarı sızdırma gibi eylemlerini içerir.

              Siber Güvenliği Sağlamak İçin Alınabilecek Önlemler

              Siber güvenliği sağlamak için bireyler ve kurumlar tarafından alınabilecek temel önlemler şunlardır:

                • Güçlü Şifreler Kullanılmalıdır: Harf, rakam ve sembollerden oluşan karmaşık şifreler tercih edilmeli ve aynı şifre birden fazla yerde kullanılmamalıdır.
                • İki Faktörlü Kimlik Doğrulama Aktif Hale Getirilmelidir: Şifrelerin yanında ek bir güvenlik katmanı sağlamak için iki faktörlü kimlik doğrulama yöntemleri kullanılmalıdır.
                • Düzenli Yedekleme Yapılmalıdır: Önemli dosyalar, harici bir cihazda veya güvenilir bir bulut hizmetinde düzenli olarak yedeklenmelidir.
                • Yazılımlar Güncel Tutulmalıdır: İşletim sistemi ve diğer yazılımların en son güvenlik güncellemeleri düzenli olarak yapılmalıdır.
                • Antivirüs ve Kullanılmalıdır: Güvenilir bir antivirüs programı yüklenmelidir.
                • Sahte E-postalara ve Bağlantılara Karşı Dikkatli Olunmalıdır: Bilinmeyen kaynaklardan gelen e-postalar dikkatle incelenmeli ve içerikler tarandıktan sonra açılmalıdır.
                • Cihazlar Fiziksel Olarak Korunmalıdır: Cihazlar halka açık alanlarda gözetimsiz bırakılmamalı ve güçlü bir parola kullanılmalıdır.

                Dünya Bilgisayar Güvenliği Günü, dijital dünyada güvenliğin sağlanması için önemli bir hatırlatıcıdır. Herkesin bu konuda bireysel ve kurumsal düzeyde sorumluluk alması gerekir. Teknolojik dünyamızda güvenli bir gelecek inşa etmek, bilinçli bireyler ve güçlü güvenlik önlemleriyle mümkündür.